30 Nisan 2011 Cumartesi

Bir çocukluk verin bana...

Çocukluğumu özlüyorum anne.
Toprak kokusunu, un ufak ettiğimiz turuncu kiremitleri, trafoyu, mezarlığı, ziraat’in duvarlarını, karakolun bahçesini, evimi özlüyorum anne…
Orada saklandığım çok yer vardı. Kaçışlarım yerlere göre eksik kalırdı. Şimdi meydanın ortasındayım bir başıma. Başımı da kuma gömemem, gövdem dışarıda. Söğüt ağcımız saklar mı yine beni altında. Ya o yaşlı ağacın gövdesinde yaptığımız kulübe duruyor mudur, yağmurda ıslananları kurutuyor mudur hala. Sana kızınca mezarlığa kaçardım hep, huzur verirdi o sessizlik bana. Şimdi susturamıyorum çığlıklarımı, durduramıyorum tek bir huzuru bile yanı başımda. Birgün dediler ki; bir çocuğu seviyorsun sen aslında. Sevmek neydi bilmiyordum, tek bildiğim hüzün duyulacak bir gülüş vardı ardımda. Büyük bir iftiraydı bu, anlayamzdım ki çocuk yaşta..
O benim ağabeyim gibi dedim, utanç duymuştum ilk defa senin karşında. Sen yüzümü yıkarken,ben bir taraftan sana açıklama yapıp, bir taraftan da hıçkırıklara boğuluyordum adeta. Çocuğuz işte kızdırmak için yapılmış bir komploydu bu bana.
İlk o zaman utandım senden, keşke atılan en büyük iftira o olsa. Keşke hüznüm o hıçkırıklarla kalsa. Şimdi o saflığımı geri istiyorum anne,
o bilmediğim utandığım duyguyu serme yoluma. Yüzümü yıka, çocukluğumu koy koynuma, üstümü ört, karanlıktan korkardım biliyorsun, ışığı kapatma…

Özlem ÖZTÜRK

2 yorum:

  1. : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : ( : (

    YanıtlaSil
  2. Ben bundayım.. Işığı tutalım mı?

    YanıtlaSil